28 Nisan 2016 Perşembe

Suyu Taklit Eden Zaman

Günler...
Takvimler...
Kitaplar...
Akrepler...
Yelkovanlar... 

Hepsi birbirini kovalarcasına öteliyordu zamanı. 

Suyu taklit edercesine ilerlemesi günlerin, takvimlerin sayfalarının birden atlaması kimi zaman anlaşılmıyor.
Ya kitaplara ne demeli. 

Seversin alırsın kelimeler akar gider, harfler yarım bırakır seni. 

Gittikçe eksilir geride kalan cümleler. 

Ve son kapak nasılda hüzünlü haliyle alır sana verdiği dünyayı. 

Geçmesin zaman ve bitmesin anılar dedirtir.
Zordur bitmesi...
Bir günün,
Bir kitabın,
Bir hayatın...


Bahriye Eldemir


Karelerdeki Biz

"Huzur" diyip içimize çektiğimiz fotoğraf karelerimiz vardır 

Bir yerlerde saklı duran, silmeye hiç kıyılamayan...
Kendisine olan ihtiyaç hücrelerimize kadar arttı mı,

Bir bir çıkar tozlu raflarından...

Anılar vardı karelere eşlik ederek baktıkça bir ferahlığa kapı aralayan, 

Yeşil çay kokusuna esir olarak sarıp sarmalanan...
Artık toparlayalım düşüncelerimizi buradan,
Ve huzur için, çabalarımızı alıp uzaklaşmak biriktirelim geleceğe uzanan... 


Bahriye Eldemir


_L_M

Lügatlerin en derinine saklanan bir kelime vardır insanın harflerinden hep kaçtığı. 

Yaşarken kendinden nasıl kaçılıyorsa, 

Bir laf arasında da sesli harfleri yok sayılarak hızlıca söylenir "ölüm" sevdiklerimize uğrar korkusuyla. 

Halbuki hepimizin kapısını çalması için yazılıyızdır kalem kalem bir adres defteri varlığında. 
Kaçılmaz ve bir nefes misali boynunda...
Gidenlerin gittiğine inanmak ne kadar zorsa kendimiz, sevdiklerimiz bir o kadar da uzak buna. 
Bir varoluşa alışmış yürekler sanki formalite icabı gider mezara. 
İnsan ki uzun zamandan beri görülmeyen bir yolculuk algılama çabasında. 
Yokluk, yok ki fıtratımızda. 
Bizler boş heybelerimizle ne zaman gideceğimizi bilmememizle uğrarız kendimize usulca, ara sıra.
Belki yarın diyor, belki yarından da yakın şair. 

O misal hazırlıkta olmalı, her an kapı çalınmasına..
Helal edilecek bir hak bırakmamak gerek geride, 
ama hepsine ancak yetişilebilecek yakınlıkta...

Hakkınızı helal ediniz.
Hayatımız, söylemek istemesek de bir pamuk ipliği misali kadar basit ve kısa...


Bahriye Eldemir

Hayal Evi

Kapı kapı gezerek anı topladığımız zamanlardan kalma bir samimiyet takılıverdi gözlerimize. Ufaktan bıraktı tebessümleri ve yeniden çıkarttı anıları en taze haliyle.
Bir sadelik vardı insanların yüzlerinde. 
Ve huzur kaplı duyguları vardı yüreklerinin en derininde.
Bir ev hayal ediyorum sadeliği ile ferahlık kokan benliğimle.
Şu kapı önü minderi kadar samimice, ve bir o kadar da sevecenliğiyle.
Sevgi taşsın pencerelerinden alabildiğince, gelen giden hiç durmasın gördüğü misafirperverliğiyle.
Sevgi olsun tek istediğim evim sevgi koksun. 

Güven doldursun tüm duvarların tüm sadakatiyle.

Sesler olsun, kuş sesleri misali insana huzur vermesiyle. 
Ve gönlümüz olsun. 

Hiç uğramasın ne gam ne keder hüzün verici haliyle.
Tebessümler bırakalım her geçen gün batan güneşe bile...
Sadece sevgi, saygı, güven, sadakat, aşk yetebilir bize, 

Ha fedakârlık olmadan olmaz birde.


İşte bizim hayallerimiz de böyle.
Yasadığımız hayattan en bağımsız haliyle.
Hepsini umutlara terkederek kenara çekildik sevinçsizliğimizle.
İnşallah hayallerimiz çıkagelir bir gün mutluluğa sarılı sarı sevinçlerle...
Uçurtmalarla yarışan kelebeklerin ellerinde...


Bahriye Eldemir